6 Mayıs 2010 Perşembe

Gerçek Zenginlik

Önceleri Türkistan taraflarında bir bölgenin hükümdarı, yani dünya sultanı iken, bazı ilahi ikazlar üzerine hükümdarlığı bırakıp maneviyat sultanı olan İbrahim Edhem Hazretleri (8. yy) dünya malına karşı o kadar tenezzülsüzdü ki kimseden bir şey istemez ve beklemezdi. Nefsini yokluğa ve mahrumiyete o derece alıştırmıştı ki bir benzerine rastlanamazdı.

Birgün, büyük velilerden çağdaşı ve hemşehrisi Şakik Belhi Hazretleriyle karşılaştı ve ona sordu:

- Ey Şakik nasıl geçiniyorsun? Şakik Belhi cevap verdi:
- Bulunca yiyoruz, bulmayınca sabrediyoruz. İbrahim Edhem:
- Horasan'ın köpekleri de aynı şeyi yapıyorlar, bulunca yiyorlar, bulmayınca sabrediyorlar, diye karşılık verdi.

Belhi sordu:
- Peki siz ne yapıyorsunuz?
- Biz bulunca dağıtıyoruz, bulmayınca sabrediyoruz.

Bizim İbrahim Edhem Hazretleri hakkında söylemek istediğimiz bu değil elbet. İbrahim Edhem'in, amaç edindiği ve ulaşmayı başardığı yokluk ve mahrumiyet o derece aşikar, o derece göze batıcı idi ki görenlerde kendisine yardım hissi uyandırıyordu.

Varlıklı bir kişi İbrahim Edhem'e yardım etmek istedi. İbrahim Edhem:

- Yardımını gerçekten zenginsen kabul ederim, dedi.

Adam gerçekten zengin olduğunu, bir şeye ihtiyacı bulunmadığını söyledi. Büyük veli sordu:

- Ne kadar paran var?
- Üç bin altınım var.
- Dört bin olmasını istemez misin?
- Elbette isterim.
- Beşbin olmasını?
- İsterim.
- On bin altının olsa çok sevinirsin değil mi?
- Şüphesiz çok memnun olurum.
- Zengin olduğunu söylüyorsun ama, sen gerçekte züğürdün birisin. Sen, on bin değil yüz bin altının olsa, yine kanaat etmez fazlasını istersin. Kanaati olmayan insan zengin sayılmaz. Gerçekten zengin olsaydın yardımını kabul edecektim.

M. EMİN NEBİOĞLU
www.gulistandergisi.com
(Alıntıdır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Teşekkür ederim. En kısa zamanda geri dönüş yapacağım.